Kent ve Demiryolu Menü

Kalıcı Başlantı:

BENİM ŞAHİT OLDUĞUM BİR DEMİRYOLU KAZASI

(yorumlar kapalı)

hudai-ulker-demiryolu-kazasi.jpgBir zamanlar İzmir’de epey tren kazası olmuştu. “Bir zamanlar” derken 60’lı yılları kastettim. Özellikle 60 – 65 arası gazetelerden veya insanlardan birçok tren kazası okumuş ve duymuştum.

 

O zamanlar basın şimdiki kadar hızlı değildi. Kazalardan fotoğraflar da çekilemiyordu, çekilse de çok azdı, o nedenle fotoğraf yerine gazeteler temsili resimler yayınlarlardı, gazeteler için resim çizen ressamlar vardı.

 

O zamanlar gazeteler için bu tür resimler yapanlardan biri de benim ilkokul 3 ve 4. sınıftaki öğretmenim rahmetli Mustafa Akgün idi. Öğretmenimizin bu mesleği gereği bazı kazaları da onun ağzından öğrenirdik. Onun 1963 yılında bir tren kazası haberi için yaptığı ve bir İzmir gazetesinde yayınlanan çizimini unutamam. Trenin altına düşen kızını kurtarmak isteyen bir annenin nasıl bilerek kendini kızının arkasından trenin altına attığını gösteren bir çizimdi bu ve hala gözlerimin önündedir. Bu kazada maalesef ana kız ölmüştü.

 

Gerek internet ortamında, gerek bir söyleşi sırasında bana da ara sıra tren kazası görüp görmediğim soruluyor. Çok şükür öyle büyük bir tren kazası gözlerimle görmedim, yukarıda yazdığım gibi haberlerden okudum veya duydum. Ama gene de ufak tefek bir iki kaza gördüğümü söylemeliyim.

 

Burada benim şahit olduğum bir kazadan söz etmek istiyorum. Bu kazada ölüm ve yaralanma olmamıştı ama yolcular arasında büyük bir heyecan ve panik yaşanmıştı…

 

Efendim yıl 1967 veya 68. TCDD Halkapınar Çırak Okulu’nda öğrenciyim. Yaza doğru bir gündü, yani etraf günlük güneşlikti. Sabah içtiması için dershanelerin önünde her sabahki gibi sıra olmuş bekliyorduk. Bizim okulda derse başlamadan tüm okul bu şekilde her sabah sıra olur ve kılık kıyafetimiz, saçlarımız kontrol edilir ve bazı konular konuşulurdu. Bazı günler de sigara kontrolü yapılırdı. İçtima sırasında baş tarafta olanlar Halkapınar istasyonunu görebiliyordu. Saat yedi buçuk sekiz gibiydi. İstasyona Karşıyaka veya Bornova istikametinden gelen bir banliyö treni yanaşmıştı.

 

O gün bizimle Turgut hoca ilgileniyordu. Turgut hoca atölye ve tesviye teknolojisi öğretmenimizdi, aynı zamanda okul yöneticilerinden biriydi.

 

Hoca o gün keyifli bir günündeydi, ara sıra şakalar yapıyordu. Okul dönemi yaz aylarına girdi mi hocaların keyfi daha bir yükseliyordu.

 

İstasyondaki banliyö treninin önünde hareketlilik vardı, kimi iniyor, kimi biniyordu. Bu tren biraz sonra Basmane istikametine doğru hareket edecekti ve istasyonun önünde bulunan makastan geçip anayola girecekti. Ancak burada makinistin dikkat etmesi gereken bir durum vardı. Tam o sırada Basmane’den bir uzun yol treni kalkmıştı ve banliyö treninin makasa girmemesi gerekiyordu, yani Basmane’den gelen tren makası geçinceye kadar banliyönün Halkapınar’da beklemesi gerekiyordu. Ama banliyö beklemedi ve hareket etti. Biz içtimada bekleyen öğrenciler, Fabrika kapısındaki görevliler, kısacası hiç kimse birkaç dakika sonra olabilecek büyük büyük bir kazanın farkında değildi. 

 

Rahmetli Turgut hoca, bizlerle konuşurken nedense başını bir anda istasyona doğru çevirdi ve “Aman Allah’ım” dedikten sonra kapıya doğru koşmaya başladı. Derhal dışarı çıktı, rayların ortasında durdu ve Basmane’ye doğru ellerini sallamaya başladı. Trenin Halkapınar’a gelmesine ramak kalmıştı. Büyük bir fren sesi duyduk. Basmane’den gelen uzun yol treni güç bela durabilmişti. Öte yandan banliyö treninin yarısı makası geçmişti. Makinist büyük bir panikle treni geriye doğru sürmeye başladı, ancak tren geriye gidemedi, makas engel oldu. Vagonlar sıkıştığı için, Halkapınar Gölü tarafına bakan tekerlekler havaya kalktı, yolcular korkup göl tarafındaki pencerelerden aşağıya atladılar. 

 

Ancak bundan daha fazla bir şey olmadı. Biz derse girdik, sonra duyduk ki görevliler her şeyi yoluna koymuş.

 

İşte benim şahit olduğum kaza buydu. Şunu da vurgulamak isterim ki, şayet rahmetli Turgut hoca durumu fark etmeseydi o gün orada çok büyük bir kaza olabilirdi. 

Tüm demiryolcu ve demiryolu sevdalısı arkadaşlara selamlar. Herkese kazasız belasız mutlu günler dilerim. 

 

Not: Bu yazının fotoğrafında, soldaki bendeniz. Turgut hoca tam bizim durduğumuz yerden, fotoğrafa göre sağ tarafa doğru, Halkapınar istasyonuna baktı. Arka planda, yangın merdiveninin bulunduğu duvarın hemen arkasından demiryolu geçiyor. 

~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~
Yazar: Hüdai ÜLKER