19 Kasım 1936 İlk Kömür Treni Ankara Gar’da
Zonguldak-Çatalağzı’ndan aldığı ilk kömürü,
Başkent Ankara’ya getirecek olan ilk tren,
19 Kasım 1936 günü Ankara İstasyonu’na girmişti…
İzmir İktisat Kongresi’ni izleyen 7 yılda, özel sektöre dayanılarak, genç cumhuriyetin gereksinme duyduğu endüstri ve sanayi atılımlarının gerçekleşmeyeceği somut olarak görüldü. Bu yoldan gidilerek yatırımların yurt yüzeyine yayılmasının, gelişme ve kalkınmanın halka ulaştırılmasının sağlanamayacağını gören Mustafa Kemal Atatürk ve çekirdek kadrosu 1931’de sanayide "devletçilik" düşüncesinden yana ağırlıklarını koyacaklardır.
Daha önce, Sivas demiryolunun açılışında, bu kentimizde yaptığı tarihsel konuşmasında sorunu gündeme taşıyan ve adlandıran İsmet Paşa’dan sonra, şimdi parti programına "Devletçilik" de alınacaktır. İzmir İktisat Kongre’sinden 7 yıl sonra, bu kez aynı kentte, 27 Ocak 1931’de Mustafa Kemal, "Türk halkı doğuştan devletçidir." diyecektir.
Doğan Avcıoğlu’nun sözleriyle, "Kemalist rejimin iktisatçısı Celal Bayar’a göre, özel sermaye ile milletin refaha ulaşması, en az 200 yıl daha beklemeyi gerektirir"di. Oysa genç cumhuriyetin kendi ayakları üzerinde dikilerek, yapılması gerekeni hızla gerçekleştirmek gibi bir yükümlülüğü ve toplumsal tasarımı vardı.
10/18 Mayıs 1931’deki Cumhuriyet Halk Fırkası kurultayından sonra, "Devletçilik" ilkesinin alınmasıyla birlikte programa yön veren ilke sayısı 6’ya çıkarılacaktır. Artık, yalnız sanayi yatırımları değil; ekonomik ve kültürel yaşam bütünüyle ele alınarak, genç cumhuriyet toplumsal-siyasal yapı ve yönetimde üzerinde yükseleceği temel blokunu berkitecektir.
1936 Programı’nda yabancı sermayeden yana eğilimler "sıfır"a inmiştir. Ulusal emek ve ulusal sermeye ile yapılacaktır tasarlanıp-dökümlenen her yatırım. Devletleştirilmesine ağırlık verilen, yabancı sermaye elindeki sanayi ve endüstri yapıları arasında Zonguldak kömür ocakları da vardır.
Önce kendi gücüne dayanarak kalkınmak sıtmalı çabası içinde Demiryolları büyük ağırlıkla, baş sıralarda yer tutacaktır. 5 Haziran 1935’te "Bakır Yolu" diye de anılıp-adlandırılan Ergani Demiryolu açılmıştır. Ama, kömüre henüz ulaşılamamıştır. Filyos’a değin getirilen (25 Mart 1936) demiryolu, buradan sonra Karadeniz doğasının çetin doğa koşulları içerisine girmiştir.
Demiryolunun Zonguldak’a ulaştırılması için olağanüstü bir çaba ve emek verilmektedir. Filyos’a varılmasından hemen bir yıl sonra, Cumhuriyet’in 13. yılında, yurt yüzeyinde yaygınlaştırılmak için büyük bir hızla çalışılan demiryolu ağının bir ucu Zonguldak’a (Çatalağzı) gelir.
İşte buradan, kömürün kaynağından, bir gün önce aldığı ilk kömürü Başkent Ankara’ya getirecek olan ilk tren, 19 Kasım 1936 günü Ankara İstasyonu’na büyük sevinçler içinde girecektir. Isınmadan sanayiye kömür ve kömürle gelen, Ankara’yı ve tüm yurdu sevince boğacaktı. Ergani "Bakır Yolu"ndan sonra, şimdi de Zonguldak "Kömür Yolu", demiryolu ile birleşip geleceğin Türkiye’sinin duvarına taş taşıyacaktı.
Devletleştirildikten çok kısa denilebilecek bir süre sonra, üretimi bir katına çıkarılarak 3 milyon tona ulaşan Zonguldak kömürü başka neyle ve nasıl taşınabilirdi? Devletçilik politikasıyla döşenen demiryolu, demiri-bakırı-kömürü aynı tezgâhta ve ocak başında bir araya getirerek yurdun yazgısını değiştirecekti. Dolayısıyla Zonguldak’ın, Karadeniz’in bu romanlara, öykülere, şiirlere konu olmuş alnı emek aydınlığının karasıyla yıkanmış kentinin de yazgısını…
~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~
Yazar: ümit sarıaslan