Kent ve Demiryolu Menü

Kalıcı Başlantı:

Çağdaş Niederösterreich Sanatı 

Otto-RIEDEL.jpgYazının başlığı, bir sergi kataloğunun adı. 1978-79’da, Türkiye’de düzenlenen bir resim sergisinin dizisi. Aşağı Avusturya’da yaşayan  sanatçıların ortak sergisi, bu yazının özünü oluşturmaktadır. Sergi kataloğunu yayına hazırlayan,  Franz Kâindi başkanlığındaki, Niederröstereich  Sanat Kuruluşları  Eyalet Birliği. Franz  Kaindl, ressam ve heykeltraştır. Kâindi; Türkiye’de bu sergilerin düzenlenmesindeki büyük katkıları için, İstanbul’daki, Avusturya Kültür Ofisi’ne – Prof. Hans E.Kasper’e  Avusturya  Federal Eğitim ve Sanat Bakanlığı’na – müsteşar  Dr. Franz  Horatczuk’a Niederösterreich Eyalet Yönetimi Kültür Bölümüne- Prof.Dr. Johannes Gründler’e, yardımcıları Prof.Franz Kaulfersch ve Prof. Oskar Matulla’ya teşekkür ediyor. 

Avusturya’nın; 1955 yılında, bir devlet olarak tam bağımsızlığına kavuşmasının, ülkenin tinsel ve yaratıcıGotthard--FELLERER.jpg  güçlerinin önünde yeni olanaklar açtığını belirterek, bunun sanatsal gelişmenin yeni erekleri  üzerinde düşünülmesini  sağladığı açıklanıyor, kataloğun ilk tümcelerinde. 

Çağdaş sanatın; çeşitli düşünce akımları karşılaşan Niederösterreich’li sanatçılar, eyaletin  sanat gücünü bir merkezde toplayabilmek için “Niederösterreich Sanat Kuruluşları Eyalet Birliği” adı altında birleştiklerinin bilgisi, dizelerde belirtiliyor. Birliğin; normal görevlerinin yanısıra, daha ilk başlarda, eyalet sınırları dışında sergi açma isteği belirtiliyor. 

1978-1979 yıllarında; Niederösterreich’li sanatçıların  yapıtlarından oluşan üç gezici serginin  Türkiye, Rusya ve Almanya’da gösterileceği bilgisini de katalog içeriyor. 

Erich-STEININGER.jpgDönemin sergisini; önemli kılan  bir özelliği, Henry Toulouse Lautrec,Edvard Munch,Lovis Corinth ve Pablo Picasso’nun taşbaskı (litografi) yapıtlarından örneklerin olması idi. 

Niederösterreich eyaletinin en büyük kenti olan St.Pölten’de, “Çağdaş Sanat Belgeleme  Merkezi (Dokumentationszentrum für moderne  Kunst) kurulduğu belirtiliyor. Adı geçen merkezde;  Niederösterreich’lı sanatçılara ait bütün veriler, bilgiler toplanarak, kullanıma hazır bulundurulmakta. İlk sergi; Niederrösterreich’lı sanatçı, Karl Korab’a ithaf edilmiş. Aşağı Avusturalya Eyaleti’nin en büyük iki kenti St.Pölten ve Wiener Neustadt ile birlikte, sonuncu kent St. Peter a. d. Sperr’deki görkemli sergi, çağdaş  Niderösterreich  sanatını gösterme olanağını sağladı. 

“Niederösterreich  Çağdaş Sanatı Sergisi “eyaletin  21 sanatçısının, grafik yapıtlarını içeriyordu. Teknik olarak; suluboya, karakalem, pastel ve baskı grafiği( özgün baskıresim) yapıtlarından sergi oluşuyordu. Bu serginin; Avusturya  Kültür Ofisi’nin  büyük yardımları ile gerçekleştiği Niederrösterreich Sanat Kuruluşları Eyalet  Birliği’nin başkanı  Franz Kaindl tarafından belirtiliyor. 

Katalogdaki en etkileyici tümce, bir soru tümcesi: “Belli bir toplumun özünü, o toplumun sanatından daha iyi yansıtabilecek  bir öge var mıdır?”  Bu nedenden ötürü; sanatçıların, ülkelerinin  en başarılı temsilcileri  olmalarının yanı sıra, üyesi oldukları toplumu da en iyi yansıtmaları, o topluma ilişkin  en sağlam  bilgi kaynağını  oluşturmaları doğaldır. “cümlesi de,  en az birinci cümle kadar değerli ve önemli… Bu iki sözün sahibi; Avusturya  Federal  Eğitim ve  Sanat  Bakanlığı müsteşarı, Dr.Franz  Horatczuk. Sanat; evrensel yönü ile ele alındığında, sanatçı, kendi kültürünün sınırlar dışındaki temsilcisi oluyor, bir anlamda. Böylelikle; resmi olmasada, diplomatik bir misyon üstleniyor kendiliğinden. 

Franz-KAULFERSCH.jpgOskar Matulla  kataloğa yazdığı yazıda; Türkiye ve Avusturya arasındaki  kültürel ilişkilerin yüzlerce yıllık bir geçmişe dayandığı 

belirtiliyor.16.ve 17.yüzyılların savaş dönemlerinin, 18.yüzyılın ise, ikili ilişkilerde  bir sakinleşme dönemi  olduğu saptaması var. İkili ilişkilerdeki bu barış havasının Avusturya’nın ticari amaçlı bir doğu kolonisi kurulmasıyla belirginleştiği ifade ediliyor.”…Amaçlanan ticaret bölgesi  Türkiye, Küçük Asya, Mısır ve Balkan devletlerini kapsamaktaydı.”…Büyük bir  olasılıkla   ”Doğu Kolonisi”nin -kuruluş yılı 1719 dur-kazandırdığı deneylerin ileri ölçüde  olumlu nitelik taşımasından  ötürü, İmparatoriçe Maria Theresia  zamanında başbakan Prens    Wenzei  Anton Kaunitz tarafından 1754 yılında  Viyana’da bir” Doğu Akademisi “  (Orientalische Akademie) kuruldu. Bu akademide bir yandan doğu ülkeleri ile  ilişkileri yürütecek diplomatlar yetiştiriliyor, öte yandan da  bu ilişkiler için gerekli olan  diller öğretiliyor ve çevirmenler eğitiliyordu. Kültürel alanda büyük  Doğu uzmanı Joseph von  Hammer-Purgstall (1774-1858) büyük yer tutar. Bir zamanlar  yukarda adı geçen akademinin öğrencisi olan  Hammer-Purgstall kendini  doğu edebiyatları uzmanı ve çevirmeni olarak yetiştirdi. Romantik şiire  Doğu edebiyatının zenginliklerini soktu ve Orta Avrupalı okura şiir dilinin yeni boyutlarını getirdi. Bunun etkisi dolaysız olmasa bile, on yıllar süren verimli çabaları nedeniyle İstanbul’daki Sankt Georg Avusturya Lisesini de burada şükranla anmak gerekir. 

Kurt-INGERL.jpg1873 yılında  Viyana’da açılan dünya sergisinde, Türk sanatından halılar, seramikler, metal işleri, süslü mobilyalar gibi örnekler gösterildi. 

Bu sergi, bir Doğu Sanatı Müzesi’nin  kurulmasına yol açtı. Müzede bulunan malzeme 1886 yılında yeni kurulan Avusturya  Sanat ve Endüstri Müzesi’ne  taşındı; bu müzenin eksikleri,1907 yılında tümüyle tamamlandı. 1918 yılında sarayın malı olan nefis doğu halılarının eklenmesiyle, müze daha da zenginleşti.  

19.yüzyılın ikinci yarısında sanat düşüncesinde egemen olan tarihsel görüş, bu girişimlerin büyük ölçüde  desteklenmesine neden oldu. O zamandan bu yana  sözü edilen müze, belli  bir sanat dalına  ilişkin olarak  açılan sergilere  Türk ve Doğu sanatının  seçkin örneklerini gönderebilme  olanağına sahiptir. Bu örneklerin birçoğu, Avusturya’yı ziyaret eden Türk diplomatlarınca  armağan edilmiştir. Aynı şekilde Avusturyalı diplomatlar aracılığıyla  da Türkiye’ye Avusturya sanatının örnekleri gelmiştir.  

1918’den sonra koşullar değişti. Viyana’daki “Konsolosluk Akademisi” savaş ortasında, 1915 yılında bile Avusturya halkına  dil kursları ve resimli konferansların yardımıyla Türk ulusu hakkında bilgi vermeyi sürdürmüştü. Savaşın bitimiyle birlikte  ilişkiler hemen tümüyle koptu. Avusturya, artık eski Avusturya-Macaristan İmparatorluğu’nun bir kalıntısı haline gelmişti ve 7 milyonluk nüfusuyla  ekonomik bunalımlar içersindeydi. Türkiye ise 1909 daki iç karışıklıkların, 1912 ve 1913 teki Balkan savaşlarının ve nihayet  Birinci Dünya Savaşı’nın zararlı sonuçlarının yükünü taşımaktaydı. Her iki devletinde  yönetim biçimi morarşiden cumhuriyete dönüşmüştü. Yine her iki devlet, kendileri için ağır koşullar içeren  barış antlaşmalarından sonra yollarını saptamak zorunda kalmışlardı.

Linde-Waber.jpgTürkiye’de başkentin  İstanbul’dan  Ankara’ya götürülmesi, yeni bakanlık ve yönetim binalarının yapımını zorunlu kıldı. Yeni yapı projeleri, gerek büyük parasal kaynaklar, gerekse işi aynı zamanda  sanat yönünden alacak  kent yapımcılarını gerektiriyordu. Bu evrede, 1886 yılında  Brezilya’da  Tirol’lü bir ailenin oğlu  olarak dünyaya gelen  Avusturyalı mimar  Clemens  Holzmeister yeni  Ankara’nın biçimlenmesinde  görev aldı. 1927 yılında  Ankara’da başlayan planlama çalışmalarının kapsamına  bakanlıklar, genelkurmay  binası, Harbiye, Merkez Bankası, Yargıtay binası, Çankaya köşkü ve Avusturya  Büyükelçiliği binası girmekteydi. Clemens Holzmeister, o güne  değin  çok sayıda kent planlamasında çalışmıştı. Bu çalışmalar, 1911 de  Marbach an der Donau’da  yapılanlar gibi, basit okul binalarından, Almanya ve Avusturya’daki manastır ve kiliselere, Ren kıyısındaki büyük kentlerde mağaza yapımlarına  ve nihayet Salzburg’daki Festival Evi’ne değin uzanıyordu. Holzmeister, 70. doğum  yıldönümü dolayısıyla  kaleme aldığı otobiyografisinde Ankara’daki çalışmalarından söz eder (yapıt, 1956 yılında, Innsbruck’taki Tirol Eyalet Yönetimince  yayınlanmıştır). Ayrıca “Osterreichische Kunst ( Avusturya Sanatı ) adlı dergi de 1929 ve 1930 yıllarında  Clemens Holzmeister’in Ankara’daki çalışmalarına ilişkin  planlar ve fotoğraflar  yayımladı.  

Theo-BRAUN.jpgHolzmeister, yapılarının  sanatsal açıdan biçimlenmesi amacıyla Türkiye’ye Avusturyalı yontucular da getirdi.  Bunlardan Wilhelm Frass (doğ.1911) ve Adolf Treberer-Trebersburg’un (doğ.1913  Wilhelmsburg) adlarını özellikle belirtmek  gerekir. Treberer, Ankara’daki çalışmalardan sonra  Türkiye’de kaldı ve 1934-1941 yılları arasında İstanbul’daki Güzel Sanatlar Akademisi’nde çalıştı.  

1931 yılında Avusturya’lı  sanatçılarla yapılan işbirliği sonucunda  Viyana’da,  Secession binasında  bir Türk sanatı sergisi açıldı. Bu sergi, Türk sanatı hakkında toplu fikir verebilecek nitelikteydi. Avusturya devletinin malı olan malzemenin yanısıra,  Türkiye’den gönderilen  sergi eşyaları, Orta Avrupa’lı sanatseverlere o güne değin  hemen hiç görülmemiş  kültür varlıklarını sergiledi. Sergi için ayrıntılı  bir de katalog hazırlanmıştı. Bu katalogdan bir adet 1975  yılında yazar tarafından İstanbul’daki Güzel Sanatlar Akademisi’ne sunuldu. İkinci Dünya savaşı öncesinde her iki ülkede  karşılıklı açılan sergiler, giderek daha başarılı oldu. İstanbul’da bir Avusturya Kültür Ofisi’nin açılması, turizmin gelişmesi, İstanbul’a ve sanatına olan ilgiyi  giderek artırdı.  

Bu sergi ile Avusturya Federal  Devletinin en büyük eyaleti olan Niederösterreich’lı sanatçılar Türk sanatseverlerinin huzuruna çıkmaktadırlar. Bu eyaletin sanatçıları, her  dönemde kendilerini belli etmişlerdir. Bunlardan ikisi, Egon Schiele  (1890-1918) ve  Oskar Kokoschka (1886) son onyıllarda sergileriyle  Federal Almanya, İtalya, Yugoslavya ve Polonya  gibi ülkelerde  büyük başarılar kazanmışlardır.  

Bu sergide gösterilen yapıtlar, çok değişik yaşlarda olan  ve yine  çok değişik yönleri temsil eden  sanatçıların  elinden  çıkmadır.  Ortak noktaları  üstün bir nitelik düzeyi olan  bu yapıtlar, aynı zamanda  tüm Avusturya’nın sanat  yaşamının da bir aynasıdır.”  Prof.Oskar  Matulla’nın; Avusturya ve Türkiye arasındaki, kültür-sanat ilişkilerinin analizi, bu şekilde idi katalogda.  

Sergide yer alan sanatçılar; Kurt Amman, Theo Braun, Lothar Bruckmeier, Franz V. Dressler, Traute Dressler, Gotthard Fellerer, Kunibert Gaugusch, Haas Michael, Robert Hammerstiel, Bernhard Hollemann, Kurt Ingerl, Franz Jansky, Franz Kaindi, Franz Kaulfersch, Karl Korab, Siegfried Krupbauer, Oskar Matulla, Otto Riedel, E.Peters Rotter, Erich Steininger, Linde Waber . Kurt Amman’ın ;1975 yılında yaptığı” Düzlük” adlı suluboya resmi, aynı zamanda, kataloğun kapak kompozisyonu olmuş.Traute-DRESSLER.jpg

Traute Dressler’in; 1975 yılında, gümüş kalem tekniği ile yaptığı,” Pazarda” adlı resmi, serginin önemli yapıtlarından biri. Sanatçının; İtalya, Fransa, İspanya, Fas, Tunus, Yunanistan, Girit, Türkiye, Suriye, Lübnan ve İran’a, inceleme gezileri yaptığı belirtiliyor katalogda.”Pazarda” adlı çalışmayı; adını saydığımız ülkelerden hangisinde yaptığı bilinmez. Ancak; adı geçen ülkelerin gündelik yaşamından bir  görünüm, gümüş kalem ile anlatılmış insanlara. Pazaryerinin ritmi, figürlerin konumlandırılması, fondaki cami ve minaresi, batılı bir ressamın gözünden “doğu” imgesi çizgilerle kalıcılaştırılmış, renk ögesi katılmadan.  

Katalog,  Türkiye-Avusturya kültürel ilişkilerinin geçmişten günümüze bıraktığı anlamlı bir belge. Aradan geçen 35 yıl, kataloğu daha değerli ve korunası hale getirdi. Her geçen yıl, katalog  ağırlığını hissettirip, kendini aranır hale getirdi. Anadolu Üniversitesi’nde; Prof. Atilla Atar, litografi baskı tekniğini üniversiteye getiren kişidir. Baskı Sanatları Bölümü’nün  kurucusudur. Orta Almanya’da; çıkarıldığı ocaklar tükenmiş olan litografi taşları, yeni imge ve biçimlerin kurgulandığı yüzeylerdir, her perdahlanışlarında. Atilla Atar; doğu sanatını ve birikimini Almanya’ya, dolayısı ile batıya, Avrupa’ya taşıyan bir sanat eğitimcisi ve sanatçıdır. Atilla Atar, özgün baskı resim  dersinde atölye hocamızdı. Ahmet Cemal ise; aynı dönemde, çağdaş sanatın farklı derslerini bizlere verirdi. Hocamız 40 yılı aşkın bir süre dilimize kazandırmayı planladığı kitabın adı: “Lanetlenmiş Ağustos Böcekleri” dir. Yazar Ahmet Cemal; Vergilius’un bu kitabını Türkçe’ye çevirerek ödül aldı. Bu; yaşamın, yazara bir ödülü idi.  

Kataloğu; yıllar sonra kütüphanemin rafından indirerek, tekrar tekrar inceledim, bu yazıyı oluşturabilmek için. Aşağı Avusturya Eyaleti’nin  kentlerini 1: 750.000 ve 1:4.500.000 ölçekli Avrupa Atlası’nda buldum. Avrupa’nın kültür haritasında,  yüzyıllardır bir yol arıyorduk.  

30 yılı aşkın bir süre sonra; Niederösterreich sanatı, önem ve değerini yitirmeksizin, hala etkileyici. Daha da ilginci; kataloğu  Almanca’da dilimize kazandıran, Ahmet Cemal.  

Avusturya ve Türkiye arasındaki kültürel iletişimde; sergilerde ve etkinliklerde birçok katalog hazırlanacak ortak işbirliği ile tarihe izi düşen.

~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~
Yazar: Hasan ÇAKALOĞLU