Kent ve Demiryolu Menü

Kalıcı Başlantı:

Bedava Toplu Taşıma Bir Haktır

(yorumlar kapalı)

resim

Stockholm’daki toplu taşıma ücretlerine yapılan zamlara karşı kamuoyu oluşturmak için 2001’de kurulan Planka. nu isimli kampanya yıllar geçtikçe hızla büyüdü. Artık bir lobi hareketi olarak işleyen kampanya üyelerden elde ettiği fonun büyük kısmını toplu taşımacılığın bedava hale gelmesi için harcıyor. Bunun için birçok farklı politik yöntemi bir arada kullanıyorlar. Şehir planlaması, toplu taşımacılık ve bunlara bağlı yaşanan çevre sorunları hakkında raporlar sunmak yaptıklarının bir kısmı.

resim

Öte yandan toplu taşımada biletsiz yakalanan üyelerinin cezalarını ödedikleri sigorta fonu, İtalyan otonomlardan kendilerine miras kalmış. Politikacılara karşıysa kamuoyu oluşturmak adına daha klasik yollar tercih ediyorlar. Planka. nu şu anda parlamentodaki tüm partilerden daha geniş bir sosyal medya ağına sahip. Kampanya hakkında daha fazla bilgiyi bize Planka. nu üyelerinden Alexander Berthelsen verdi.

resim

· Planka. nu organizasyonu nasıl başladı?

Planka. nu 2001’de SUF (Anarko-Sendikacı Gençlik Federasyonu) tarafından Stockholm’de hızla yükselen toplu taşıma ücretlerine karşı kuruldu. Toplu taşıma işini elinde bulunduran SL isimli şirket, ücretleri 45 Avro’dan 50 Avro’ya çıkardığında SUF fiyatları karşılamakta zorlanan insanlar için P-Kassan sigorta fonuyla birlikte kampanyayı başlatmaya karar verdi. 2003’te Planka. nu, SUF’tan ayrıldı ve bağımsız bir organizasyon haline geldi. O günden beri Ostergoland, Göteborg, Malmö ve Helsinki’de de faaliyet göstermeye başladı. Bugünlerde sigorta fonu organizasyonun küçük bir kısmı haline geldi. Sadece arta kalan parayı organizasyonu finanse etmek için kullanıyoruz. Kampanya bedava taşımacılık için bir lobi hareketine dönüştü. Artık şehir trafiğinim nasıl olması gerektiği hakkında da planlamalar yapıyoruz. Aynı zamanda çevre hareketleri alanında da etkin bir grup haline geldik.

resim

· "Toplu taşıma bedava olmalı" fikri neye dayanıyor?

Bedava toplu taşımacılığı desteklemek için birçok sebep var. En önemlisi servet dağılımı. Bedava, vergilerle finanse edilen toplu taşımacılık sayesinde vatandaşlar, bugün bir işsizin milyonerle aynı parayı ödediği gibi değil imkânına göre ödeme yapabilecek. Ayrıca bedava taşımacılık sayesinde insanlar araçları daha az kullanacaklar. Bu da hem sera gazlarının atmosfere daha az yayılması hem de yeni yollar için para harcamaktan kurtulmak anlamına geliyor.

· Toplu taşımacılık sırasında biletsiz yakalananların cezasını ödeme sisteminiz nasıl işliyor?

P-Kassan’a üye olmak için ayda 10 Avro ödüyorsunuz ve eğer biletsiz yakalanırsanız biz de 120 Avro’lukresim cezanızı karşılıyoruz. Stockholm’da aylık bilet 69 Avro tutuyor, üyelerimiz de aylık 59 Avro biriktiriyor, bu birçok insanın aylık ekonomik durumunu kurtarması anlamına geliyor.

· Kampanya İskandinavya’dan Avrupa’ya yayıldı mı?

Bildiğimiz kadarıyla, en azından geniş çapta bizim yöntemlerimizi kullanan bir kampanya yok. Ancak bedava toplu taşımacılık hareketi tüm dünyada varolan bir şey. Brezilya, Yeni Zelanda ve İngiltere’deki hareketlerle bağlantılarımız var. Diğerleri içinse bir internet portalı yürütüyoruz.

· Birkaç aydır İstanbul’da da toplu taşımacılıkla ilgili protesto gösterileri sıkça yapılıyor. Buradan sizle temasa geçen oldu mu?

Maalesef şu ana kadar İstanbul’dan bizimle temasa geçen olmadı. Umarım önümüzdeki Avrupa Sosyal Forumu bu durumu değiştirir.

 

resim

Cumhuriyet Pazar ekinde yayınlanan bu haber üzerine formun internet adresini ziyaretimizde http://www.freepublictransports.com/blog/2010/02/ link adresinde Ankara’da yapılan Tekel eylemi sürecinde Batıkent’lilerin metroya ücretsiz binmeleri konusundaki haber yansımıştır.

 

resim

Yine haberin yapıldığı gün yani 27 Mart 2010 tarihinde Ankara’da ulaşım zammına karşı bir miting düzenlenmişti.

 

resim

Ankara’da ulaşım zamlarına karşı mücadele veren tüketici derneklerinin, sendikaların, demokratik kitle örgütlerinin ve partilerin örgütlediği "ulaşım hakkı mitingi" binlerce kişinin katılımıyla gerçekleşti. Ankara halkı, valiliğin ve İ. Melih Gökçek’in baskı ve tehditlerine karşı mücadele etme kararlılığında olduğunu bir kez daha gösterdi.

Ankaralılar ulaşım hakkı için sokakta

Bugün saat 14.00’da Kolej Meydanı’nda toplanan TUDEF, KESK, DİSK, TMMOB, Halkevleri, TKP, ÖDP, EMEP, ESP ve Öğrenci Kolektifleri pankartlarıyla Kızılay Ziya Gökalp caddesine yürüdüler. Ankaralıların yoğun ilgi gösterdiği mitingde i.Melih Gökçek’in ulaşım soygununa son vermesi istendi.

En pahalı ulaşım Ankara’da

"Susma haykır, ulaşım haktır", Ulaşım haktır satılamaz", " Gökçek gidecek bu çile bitecek", "Ulaşım haktır, Gökçek sahtekârdır", "Ulaşım hakkımız söke söke alırız" sloganlarıyla Ziya Gökalp Caddesi’ni trafiğe kapatan Ulaşım Hakkı Ortak Mücadele Grubu, dünyanın en pahalı akaryakıtının Türkiye’de, Türkiye’nin en pahalı ulaşımının da Ankara’da olduğuna dikkat çekti ve kar için değil halk için toplu taşıma istedi.

Gökçek, bırak kentimizi biz yönetelim

Mitingde ortak açıklamayı yapan TUDEF Genel Başkanı Ali Çetin, ulaşım zamlarına karşı açılan dava süreçleri ile ilgi bilgi verdi ve İ. Melih Gökçek’in tüm yargı kararlarına rağmen hukuksuzluğa devam ettiğini söyledi. UKOME’nin zamlı tarifeleri onaylamasının da suç olduğuna işaret eden Çetin, bu kararlara imza atanlar hakkında da suç duyurusunda bulunduklarını ifade etti. Tüm Ankaralıları ulaşım hakkına sahip çıkmaya çağıran Çetin, soyguna ve haksızlığa karşı ortak mücadelenin sürmesinin önemli olduğunu vurguladı ve hesap sormak için burada olduklarını da belirtti. Kar için değil, halk için ulaşım ve kent hizmetlerinin verilmesinin mümkün olduğuna işaret eden Çetin, Gökçek’e ketin gerçek kentin sahiplerinin bunu yapabileceğini söyledi. Başka bir kent ve başka bir ülke mümkün diyen Çetin, başta ulaşım hakkına olmak üzere bütün haklara sahip çıkmaya çağırdı.

 

resimTUDEF Genel Başkanı Ali Çetin tarafından okunan ortak metin :

Değerli Basın Emekçileri,

Değerli Mücadele Arkadaşlarım, Kurum temsilcileri,

Sevgili Dostlar, Hepiniz Hoş geldiniz,

Kolej kavşağından buraya kadar olan şu kısacık yolu kolay gelmedik. Bu yolun her santimetresinde ortak emeğimiz, ortak alın terimiz ve çabalarımız var. Hafta başında miting için güvelik birimleri ile temas ettik, hedefimiz Melih GÖKÇEK yasa dışı fahiş zamlarına karşı Ankaralının ortak hassasiyeti olduğu anlattık ve müracaatımız yaptık. Bizim dostça yaklaşımlarımıza karşı daha işin başında, daha dilekçe Valilik makamına verilmeden bize bu alanda miting yapamayacağımız söylendi. Her hafta yapılan futbol ve voleybol maçı nedeniylem müracaatımız mitinge bir gün kala reddedildi. Biz başkalarının özgürlüklerine saygılıyız. Ama kendi özgürlüklerimiz de sonuna kadar savunmaya kararlıyız. Bu kararlılıkla yine yasal zeminde mücadeleyi sürsürdük. Ankara Bölge İdaresi Mahkemesinde aldığımız miting yasağının yürütmesinin durdurulması kararı ile birlikte idarenin duyarlı yaklaşımı sonucu şimdi birlikteyiz, bir aradayız. Emeği geçen Ortak mücadele grubu kurum temsilcilerine teşekkür ediyoruz. Bizleri bir araya getiren ve ilmik, ilmik bu örgütlülüğü dokuyan her bir arkadaşımıza teşekkür ediyoruz. Hep bir ağızdan türküler söyleyip, hep bir ağızdan haykırmak için buraya gelen siz dostlarımıza teşekkür ediyoruz. Tekrar hepiniz hoş geldiniz.

Değerli Dostlar,

Hepinizin bildiği gibi 16 yıl önce başımıza bir felaket geldi. Kentimiz üzerindeki kömür dumanları biraz aralanmıştı ki o aradan kömürden de kara bir felaket Ankara’nın üzerine çöktü. Melih Gökçek bu kentte belediye başkanlığını ele geçirdi. Geçirdi diyorum çünkü süreci hep beraber yaşadık. Çöplükte çıkan oy pusuluları, çalınan sandıklar, önce bir lokmaya muhtaç etme, sonrasında yine kamu kaynakları ile dağıtılan sadakalar, hile iddiaları, sayım anında kesilen elektrikler, el altında piyasaya sürülen CD’ler, seçime üç gün kala Başbakanla Esenboğa hava alanında çantalı diploması görüşmeleri saymakla bitmez. Bu günde işte bu felaketin baka bir aşaması bizi bir araya getirdi.

Gökçek tarafından hepimize her gün söylenen bir yalan var. Önce o yalandan başlayalım. Diyor ki Mahkeme ulaşım fiyatları düşürdü, sonrada mahkeme geri çıkarttı. Yani ben yapmadım "o" yaptı diyor. Bu bir aldatmacadır. Bilindiği gibi, Aralık 2004 tarihinde 90 krş olan bilet fiyatlarına 30 kuruş zam yaparak 1,20 TL’ye yükselti. Açılan dava Danıştay aşamasında da geçerek Mayıs 2009’da sonlandı. Mahkeme Danıştay’ın bozma kararına uymak zorundaydı ve uydu. UKOME karını iptal etti. Ankara Büyükşehir Belediyesi bu karara uymadı ve zamlı tarifeye devam etti.

Davalar devam etti ama zamlar durmadı. 2008 Yılı başında Gökçek bilet fiyatlarına yeniden zam yaptı. Yine dava açtık. Mahkeme davamızı bu kez kabul etmedi. 2008 Ekim Ayında aynı yıl içinde ikinci kez tekrar bilet ücretlerine -özel ulaşım aracı sahiplerinin talebi var- denilerek zam yaptı.. 1,20 olan fiyatlar 20 kuruş zamlandı ve 1,40’a çıktı. Bu zamma karşı da dava açıldı. Bu kez Ankara 9.İdare Mahkemesi 2009 Temmuz ayında zam kararının yürütmesini durdurdu. Gökçek, kararı uygulamayınca TÜDEF, Melih Gökçek hakkında ceza davası için suç duyurusunda bulundu. Gökçek savcılıklara ifade verdi ve işin ciddiyetini anladı. Sadece 1 kuruşluk indirim yaptı.

Ankara 9. İdare Mahkemesi nihai kararını Şubat 2009’da taraflara tebliğ etti. Daha önce mahkeme kararını uygulamamaktan dolayı ceza alan ve cezası ertelenen İbrahim Melih GÖKÇEK UKOME’yi yeniden topladı. Mahkeme kararı ile toplam 50 krş olan zammı geri almak yerine, 2004 yılında geçerli olan tarifeye dönülmesi kararı aldırdı. Ulaşım fiyatlarını mahkemeler değil Gökçek çıkarttı-indirdi tekrar çıkardı. Tüm Ankaralıyla ve yargıyla oynadı. Bilerek oyun yaptı. UKOME 9.İdare Mahkemesinin gerekçesine ve günün koşullarına uygun yeni bir karar alabilirdi. Böyle bir karar almadı, aldırılmadı. Onun yerine "kaos ve ulaşım terörü" yaratmak için karar alındı. Özel toplu taşım esnafını ile halkın üzerine kışkırtıldı. Ancak Gökçek’in bütün oyunlarını boşa çıkartacağız. Bu zammı geri aldıracağız. Zamlar geri alınana kadar mücadeleyi bırakmayacağız. Gökçek’in her dediğini el kaldıran "UKOME üye ve bürokratlarını da unutmuş değiliz. Gökçek’in çıkarı için halka el kaldıran UKOME üyesi asker, polis, bürokrat, siyasetçi üyelerden de hesap soruyoruz. Dün bu bürokratlar hakkında suç duyurusunda bulunduk ve halkın çıkarları aleyhine faaliyet yürüttükleri için tazminat davası açtık. Ellerimiz onlarında yakasında her kararlarını takip edeceğiz, hesap soracağız.

Değerli Dostlar, yurttaşlar,

Ankara’nın felaketi olan Gökçek’in marifetleri sadece ulaşımda değil. Hepinizin yaşadığı gibi şehrimiz bat-çık’ ları ile, kullanılmayan üst geçit hurdalıkları ile, şehir için otoyolları ile, sadece eşe dosta rant sağlamak için büfe, araçlarca işgal edilmiş kaldırımları ile insandan uzak bir kent. Ankara engelli ve hamile düşmanı bir kenttir. Faşizmin bir özelliği de engelli olana-zayıf olana yaşam hakkı vermemesidir. Ankara faşizan anlayışla dokusu değiştirilen bir kent olmuştur. Ankara insana düşman bir kent dokusuna sahiptir. Ne insan merkezli bir alanı, ne bisiklet yolu vardır. Her şey yeni getirim alanları oluşturmak ve rantı oğul-uşak, eş-dost arasında paylaşmak üzerine kurgulanmaktadır.

Spor bile bu amaçla kullanılmaktadır. Ankaralının milyonlarca lira parası oğul Gökçek’in başkanlığını ele geçirdiği spor kulübüne akıyor. Bu paralar ulaşıma akıtılsa bilet fiyatlarını 50 kuruşa indirmek bile mümkündür.

Dostlarım,

Fahiş ulaşım fiyatlarının bir başka gerekçesi ise akaryakıt fiyatları olarak gösteriliyor. Biz bu pahalı akaryakıtla zarar ediyoruz diyorlar. Bu da bir kandırmacadır. Akaryakıt fiyatları ile kim oynuyor. Bizler mi durmadan zam yapıyoruz? Hayır, AKP halkı soymak için durmadan zam yapıyor. 2002 yılında AKP iktidar geldiğinde Başbakan olan Abdullah Gül iktidarı 1 litre 95 oktan benzini 1 lira 55 kuruştan devraldı. 8 yılda 3 lira77 kuruşa çıkarttılar. Üstelik bu fiyatın 92 kuruşu akaryakıt bedeli. Kalan 2,85 TL’si ÖTV-KDV yani tüketim vergisi. Yani ahlaksız vergi, yani soygun.

Kötü yönetim, yalan sadece ulaşım fiyatlarında değil. Gökçek 16 yıldız başımıza bela. Peki, 16 yılda tek bir metre bile ray döşedi mi? Hayır. Her seçim döneminde gazetecileri yeraltı treni deliklerinde gezdiriyor. Ama o kara delikler asla işleyen yeraltı treni hatlarına dönmüyor. 16 yıldız yalancı çoban gibi Karayalçın’ın borcunu ödüyorum diyor. Yalanına kendi bile inanmıyordur. Şimdi de eline yüzüne bulaştırdığı, beceremediği yeraltı treni işini Ulaştırma Bakanlığına devrederek sıyrılmaya çalışıyor.

Gökçek sadece ulaşımda değil doğalgaz’da da beceriksizliği ve temel bir kamu hizmetinin nasıl bir soyuna dönüşebileceği nadir örneklerini verdi. Basit bir Atölyeden holdinge dönüştürdüğü yandaş şirketi ile pil parası dedi Ankaralıyı soydu. Sayaçları fazla okudu "k" katsayı dedi Ankaralıyı soydu. Sayaç parası dedi Ankaralıyı soydu. TÜDEF bunları ortaya çıkarınca da, geri ödemek zorunda kalınca da yine "komünist bular, PKK’lı bunlar " düzeysizliğine sarıldı ve mahkemede cezasını gördü. Doğalgaz paralarını bizlerden peşin topladı, düğün şarkıcılarına, Ankara’yı araba kentine döndürmeye, yeni rant alanı yaratmaya harcadı, BOTAŞ borç taktı. BOTAŞ borcun faizini bize doğalgaz zammı olarak yükledi. Yani doğalgaz işini de yüzüne gözüne bulaştırdı.

Gökçek’in beceriksizliği saymakla bitmez. Ankara’yı yanı Cumhuriyetin başkentini çöle döndürdü. Üstelik DSİ’nin ve kendi proje firmasının su bitecek tedbirini al demesine rağmen. İhaleyi ben yapmıyorsam barajda yok diye Gerede – Işıklı – Körlet hattını ve barajları yapmadı. Susuz kaldık. Bizlere önerisi "ananızın yanına tatile gidin, tek ayak üzerinde küvette leğen içinde duş alın" oldu. Milyar TL harcayarak zehirli Kızılırmak suyunu Ankara’ya getirdi. 2009 Şubatında beri Ankaralının milyar lirası çöğe atıldı. Şimdi ihalede ikna oldu ki reddettiği Gerede hattını DSİ’ye devretti. Su işini de yüzüne gözüne bulaştırdı. Yaptığı hizmete ne? Miyarlarca para nereye kimlerin kasasına aktı. Ankaralının elinde ne kaldı? Kızılay ortasında pavyon ışıkları, ve karanlık, güvensiz bir kent.

Bizler böyle bir kent istemiyoruz. Engellilerin ve çocuk arabalı kadınlarımız engelsiz gezdiği, gece 9’dan sonra kızlarımızın pırıl pırıl Ankara sokaklarında güven içinde dolaştığı, İnsanların bisikletlerle ve trafik korkusu olmadan ev ve işlerine gittiği, merkezleri araç değil insan odaklı, meydanları insanlara yasaklanmamış, havası; bedava verilmiş kömür kokuları ile kirlenmemiş, suyu zehirsiz, ulaşımı, suyu, doğalgazı ucuz, öğrencilerin kimliklerinin bile soygun aracı yapılmadığı bir kent istiyoruz. Bunun için bir araya geldik. Ankara’nın başının belası, yüzünün karası bir Belediye başkanı istemiyoruz. Melih Gökçek bu kente yakışmıyor. Gökçek hanedanını istemiyoruz.

Arkadaşlar, dostlarım,

Gökçek ucuz ulaşım hakkı talep eden bizleri "komünistlikle" başbakanı ise "illet" olmakla suçlamaktadır. Bedava ulaşım nerede var diye sormaktadırlar. Bedava sağlık, bedava eğitim, bedava ulaşım yani temel ihtiyaçların bedava olduğu bir başka sistem var. Adı sosyalizm. Bizi sosyalizmi istemekle suçluyorlar. Evet, biz başka bir dünyanın mümkün olduğunu biliyor ve istiyoruz. Sizler istemez misiniz her gün soyulmak yerine. Parasız sağlık, parasız eğitim ve parasız ulaşım hakkını. Bunu yapamazlarmış. Biz yapabiliriz. Bunun mümkün olduğunu biliyoruz. Dikililiye baksınlar sembolik fiyatla temel hizmet nasıl veriliyor görsünler. Küba’ya baksınlar parasız eğitim, parasız sağlık nasıl oluyor görsünler. Üstelik son derece kısıtlı bütçelerle. Ana bunlar göremezler çünkü yürekleri sağır. Bunlar göremezler gözleri dolar yeşilinin ışığında kör olmuş. Bunlar bilemezler beyinleri kafataslarının içinde değil, başkalarının ellerinde. Hala bize 1950’lerin jargonu ile saldıranlar 60 yıldır bir adım bile ilerleyemediklerini itiraf ediyorlar. Bunların sadece dilleri değil kafaları da 1950’lerde kalmış. Bunlara en güzel cevabı yine aşkın ve kavganın ve hasretin şairi Nazım vermiş: Vatan sizin holdinglerinizse, vatan sizin gizli banka hesaplarınızsa, vatan Amerikan uşaklığı ise biz "illet komünistler" olarak mücadeleye devam edeceğiz. İllet olmak, Komünistlik paranın padişahlığına ve yobazın karanlığına HAYIR demekse biz bu işe devam edeceğiz. "İllet" olmak demokratik bir ülke istemek, başkalarını haklarına saygı göstermek, kendi kişisel hak ve özgürlüklere sahip çıkmak ise illet olmaya devam edeceğiz. "İllet" olmak; muktedire boyun eğmemek ve haksızlıkların üzerinde bir bayrak dalgalanmaksa "illet" olaya devam edeceğiz. Yazın yandaş medyanızda sekiz sütun üstüne manşet, haykırın geceden da kara ağızlarınızla bunlar "illet komünistliğe" devam ediyorlar hala diye. Sizin kara gölgeleriniz bu kentin üzerinde gidene ve hava aydınlanana kadar mücadeleye devam edeceğiz.

resimÜniversiteliler Gökçek’in yakasını bırakmayacak

Ulaşım hakkı savundukları için gözaltına alınan ODTÜ ve Beytepe öğrencileri adına konuşan üniversite öğrencisi Çağdaş Ersaoy, gözaltı sonrası ifade için çıkarıldıkları adliyede aynı gün İ. Melih Gökçek’in de olduğunu söyledi. Üniversite öğrencilerinin ulaşım hakkını savunduğu için orada olduğu belirten Ersoy, Gökçek’in ise yolsuzluk dosyaları yüzünden orada olduğunu açıkladı. Üniversitelilerin, ulaşım hakkını savunmaya devam edeceğini ifade eden Ersoy, insanca yaşam mücadelesi verdiklerini söyledi. Üniversitelilerin Gökçek’i düelloya davet ettiğini söyleyen Ersoy, her yerde Gökçek’le ve AKP’nin halk düşmanı politikalarıyla hesaplaşacaklarını hatırlattı.

Kaynak:

Deniz Ülkütekin 29 Mart 2010 Cumhuriyet Pazar Eki "bedava toplu taşıma bir haktır"

www.freepublictransports.com www.planka.nu

www.sendika.org.tr.

~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~
Yazar: kentvedemiryolu